25 Haziran 2009 Perşembe

Felatun Bey mi Rakım Efendi mi?

Çarşamba gününden beri aklımda tek soru var: Ben nereye aidim?

Kişisel mazim açısından bu soruyu kendime sormam, tabii ki salt 3 gün öncesine (1) dayanmıyor. Birkaç yıl evvel sezinlenmeye başladım bu ikilemi. Türkiye’de doğan ama tamamen Batı ekolünde eğitim alan bendeniz nereye aittim?

Kim ne derse desin, biz ‘doğu’lu bir toplumuz. Kültürümüz, geçmişimiz, örfümüz, geleneklerimiz, adetlerimiz, kısaca bizi biz yapan her şey doğuya aittir. Bu özelliğimizi de negatif olarak görmüyorum. Tam tersi, o doğulu özelliklerimiz sayesinde bugün, bu ülkede, bu şartlar altında yaşayabiliyoruz. Ama bunu pozitif bir etki olarak da algılamıyorum. Neysek, oyuz işte! Bunun artısı veya eksisi aranmamalıdır. Ufak bir örnekle bu paragrafı sonlandırayım: O doğulu yaşam biçimimiz sayesinde Kurtuluş Savaşı’nı kazanmışız ama aynı özellikler bizi bugünkü dışa neredeyse %100 bağımlı bir konuma getirmiştir.

İşte ben böyle bir toplumun ferdiyim. Bu toplumun gelenekleriyle, yazısız kurallarıyla büyüdüm. Mesela her bayramda büyüklerimin elini öpüp para aldım. Büyük aile yemekleri yedim.

Ama Bursa Anadolu Lisesi’ne adımımı attığımdan itibaren Batı ekolünde yetiştim, İngiltere’de basılan kitaplar okudum, İngiliz kültürünü okudum, dinledim ve izledim. Ortaokul boyunca fen ve matematiği bile İngilizce gördüm. Özel hayatımda bile yabancı şarkılar dinledim, bolca Hollywood filmi izledim, ortaokul boyunca FRP kitapları okudum sadece. Evde Ramazan’ı kutlarken; kitaplarda, filmlerde, şarkılarda Noel coşkusunu hissettim.

Sonra İTÜ’ye geldim. Her ne kadar Türk mühendisleri mezun etmekle övünen (2) bir okulda okusam da batılı bir yaşam sürdüm. Amerikan ekolünün hakimiyetinde okudum. Türkçe derslerin bile referans kitapları İngilizce’ydi. Batılı tarzda düşünülmüş bir yurtta 5 yıl kaldım. Bu arada yurtdışına çıktım. Oradaki hayatı, kültürü, yaşam biçimini hem köylerde hem kentlerde gözlemledim.

İşte bu tecrübeler ışığında kendi hayat biçimimi düzenledim ve ileride nasıl bir haya istediğime karar verdim: Ben, tek başıma, kimsenin maddi veya manevi yardımını almadan hayatımı sürdürmek istiyorum. Ana eksen bu! Bunun için de iyi bir maaşla kendi evimde yaşamalıyım. Böylece kimseye bağlı olmadan kendi kararlarımı verebilmeliyim. Bu haftasonu yurtdışına çıkmak istersem, tak diye gidebilmeliyim mesela. Bu uğurda ekonomik bağımsızlığımı kazanmalıyım öncelikle. Şimdi olduğu gibi de annemlerle yaşamamalıyım.

Çarşamba günkü olay da bu noktadan çıktı zaten. Ben haftasonunda İstanbul’da olmak istiyordum, aileme göre ise Babalar Günü yüzünden Bursa’da kalmalı ve hatta köy evine gelmeliymişim (3). Yani ben, Batılı tarzda düşünerek kendi hayatımı yaşamak isterken, onlar tipik bir Türk ailesi gibi düşünüyordu ki onların bakış açısından çok haklılar.

Bu olay ışığında soruyorum: Ben kimim?

(1) Bu yazı 20 Haziran Cumartesi kaleme alınmıştır.
(2) Önümüzdeki yıldan itibaren bu özellik geçerliğini yitirecektir.

Hiç yorum yok: