22 Kasım 2009 Pazar

Hayalleri Gerçekleştiren Sivil Toplum Örgütü: YGA

Öyle bir sivil toplum örgütü düşünün ki dünyada en çok hata yapan kurum olmakla övünsün. Öyle bir sivil toplum örgütü düşünün ki yöneticileri hala (doktora/master) öğrencilik yapan gençlerden oluşsun. Öyle bir sivil toplum örgütü düşünün ki geleceğin liderlerini yetiştirirken onlara sosyal sorumluluk da aşılasın, hatta eğitimlerini sosyal sorumluluk üzerine kursun.

Hayal gibi geliyor ama Türkiye’de böyle bir sivil toplum örgütü var! Adı Young Guru Academy (YGA). Adı İngilizce lakin özde tamamen Türk, adlarını tüm dünyada isim yapmış bir örgüt olmayı hayal ettikleri için İngilizce seçmişler. Esas görevleri de hayal etmek. Ama onunla da kalmayıp bu hayali gerçekleştirmek.

Ben bu kurumu 1 ay önce bir arkadaşım sayesinde duydum. 21 Kasım’da konferansları varmış, bir araştır dedi arkadaşım. İlk önce yaşam koçluğu üzerine bir konferans zannettim. İnternette sitelerine (http://www.yga.org.tr/) girdim, ilginç geldi ve başvurdum. Çünkü her isteyen konferansa katılamıyor, seçme var yoğun ilgiden ötürü. 10 gün önce cevap geldi, katılacağıma dair. Bağış olarak da 10 TL aldılar ki Lütfü Kırdar’da yapılan böyle bir organizasyon için komik bir ücret ki o da tamamen kütüphane kurmak için harcanıyor.

Dün sabah 9’da Lütfü Kırdar’ın önündeydim. Kapıda kuyruk vardı, içerisi de inanılmaz kalabalıktı. Girerken elime bir kitap tutuşturdular: Sinan Yaman’ın İç’ten Lider kitabı. Kim olduğunu bile bilmiyordum ama o gün tam 2 saat hipnotize şekilde onu dinleyecektim. Bilenler bilir kalabalığı sevmem. Paltomu vestiyere bıraktım ve hemen salona girdim. Bir koltuğa kıvrıldım ve etrafı gözlemeye başladım. Orta okuldayken UFO Kongresi’ne gelmiştim buraya. Hala kocaman geldi bana. Balkonlarıyla 2500 kişi alır herhalde. Her yerde YGA logoları, sponsor yazıları, sahnede iki dev ekran ve bir kürsü. Kırmızı yelekli YGA çalışanları her yere koşturuyor. Sorun varsa hemen hallediyorlar. 5 dakika sonra sıkıldım ve elimdeki kitabı okumaya başladım. Kapaktaki ilk cümle bile başlı başına bir iddia: “Bu kitap okumanız için yazılmamıştır.” Nasıl ya?!? Kapağı çeviriyorsunuz: “Kendinizi farklı hissetmiyorsanız… Kendinize kurduğunuz bir iç dünyanız yoksa, lütfen bu kitaba başlamayın… Bu kitap, okumanız için yazılmamıştır. Bu kitap yazmanız için yazılmıştır. İlhamlandırır ümidiyle de, sol sayfalara sözcükler bırakılmıştır…” Kitaba şöyle bir göz attığınızda sağ sayfaların boş olduğunu görüyorsunuz. Solda da 4-5 cümle var. Ama öyle cümleler ki feleğiniz şaşıyor. Tek örnekle yetineceğim: “Dost dostun katalizörüdür… Ne cennete sokabilir ne de cehenneme; ama her ikisine de, daha çabuk varmamızı sağlar.”

10’a gelirken tüm ışıklar söndü, her iki kapıya da birer spot ışığı düştü. Bir kapıdan Merih Ermakastar trompetiyle, diğer kapıdan Gökhan (soyadını unuttum) saksafonuyla çıktı. Güzel bir dinletiden sonra sunucumuz çıktı. Önce sahneye YGA eş başkanları Gökhan Meriçliler ve Enis Güray çıktı. Bir güzel YGA’yı ve yaptıklarını anlattılar. Ardından sırayla Unilever CEO’su ile TÜRSAB Başkanı çıktı. Hayallerinden, yaptıklarından ve yapacaklarından bahsettiler.

Sonra uzun bir öğle molası verildi. Herkese bir sandviç ve içecekten oluşan menü verildi. Hava da süperdi, ben dışarı çıktım, sisin ardından hayal meyal görünen Boğaz’a bakarak yedim yemeğimi. Bir ara içeri girdim, birileriyle konuşayım dedim, ama o kalabalık içinde çekindim. Hürriyet bedava gazete dağıtıyordu, bir tane alıp tenha bir yerde okudum.

Öğle arasından sonra yine saksafon-trompet ikilisi çıktı, ama bu sefer 20 dakikalık bir şov yaptılar. 2000 küsur kişinin halini görecektiniz, harika bir gösteriydi. Arkasından Özyeğin Üniversitesi Rektörü çıktı sahneye. Enfes bir sunum da o yaptı. Türkiye’nin gerçekleri masaya yattı. Bu ciddi konuları dinlerken bol bol da kahkaha atıldı. Ardından çıkan Microsoft Genel Müdür Yardımcısı tempoyu biraz düşürse de bir liderde olması gereken özelliklere iyi değindi. Yine bir ara verildi bitince.

Aranın sonunda YGA’nın kurucusu çıktı sahneye, Sinan Yaman. Usul usul, acele etmeden bize YGA anılarını anlattı, ufak (2000 kişilik!) oyunlar oynattı. Gerçekten farklı bir konuşmaydı, baştan sıradan geliyor ama gittikçe sizi içine alıyor. Önceden dediğim üzere hipnotize edici bir konuşmaydı.

Kurum içi ödüllerin verilmesiyle de konferans sona erdi. Çıkarken yine bir mahşer kalabalığı vardı. Kapıdan zor adım attım. Ama sonra yürürken o gün dinlediğim idealler aklıma geldi bir bir. Ben de bir Hayal Ortağı (YGA üyelerine verilen ad) olmak istediğime karar verdim. İlk adımı atıp sitedeki başvuru formunu doldurdum. İnşallah beni de seçerler. Ben de edindiğim tüm teknik, kültürel donanımı paylaşmak istiyorum tüm insanlıkla. Ben de çift kanatlı olmak istiyorum.*

*: YGA’nın ideallerini ve benim bu konudaki düşüncelerimi başka bir yazıda sizlerle paylaşacağım.

Hiç yorum yok: