15 Kasım 2009 Pazar

Aklımda Dönenler

  • Dün ilk defa hamama gittim. (Oylat'ı saymıyorum, o hamamdan çok kaplıca) İlk aklıma gelen fena halde homofobik olduğu. Ama çok iyi rahatlatıyor. Kese ve masaj üzerinizdeki tüm negatifliği alıyor. Gittiğim Demirtaşpaşa Hamamı da çok şirindi. Hafif tenha ve tarihi. Kalabalığı sevmeyenlere birebir. Ama eve gidince kesin uyumak gerekiyor. Mis!
  • Bu sabah uzun zamandır yapmadığım iki şeyi yaptım, kısa olsa da. Müzik kanalını açıp sabah gazetesi okumak. Hoş, 10 dakika sonra sıkıldım lakin özlemişim. MTV TR, Rock ft. Love diye bir konsept yapıyordu. Benim MTV'yi sıklıkla takip ettiğim lise zamanlarındaki parçalar arka arkaya çaldı. Nostalji oldu hafiften. Pazar ekleri eskisi gibi. Elinize aldığınızda heyecanlanıyorsunuz ama birazdan sıkıyor. Çünkü içerik, başlık kadar doyurucu olmuyor. Bir başlığı beğenip okumaya başlıyorsunuz haberi ama içerik o kadar zayıf kalıyor ki vaktinize yanıyorsunuz.
  • 4. İpek Yolu Film Festivali'nde yine körler sağırları ağırlıyor. Festival mekanları Teyyare (ki herkes küçücük bir yerde dönüp duruyor), Kent Müzesi ve şehrin 20 km. dışındaki Korupark. Gerçekten yorumsuz yani. Program seçimi ve yerleştirilmesindeki eksik ve hataları yazmıyorum bile. Şimdi bu festival sizce Bursa halkını nasıl içine alabilir ki?
  • Şuna artık cidden inanıyorum: Türkler organizasyon yapamıyor! Disiplin yok, plan yok, vizyon yok! Bunu tek bir organizasyon türü için de söylemiyorum, genel konuşuyorum.
  • Son zamanlarda solculuk konusunda düşünüyorum. Gerçek manada bir solcu olmak çok zor, idealizm gerektiriyor, Che Guevera gibi. Öbür türlü ister istemez davanıza ihanet ediyorsunuz. Hem solcuyum deyip hem de bir cafede kahve içmekle olmuyor. Keza solcuyum deyip telif hakkı isterim demek de çok ters. Sonuçta kapitalizmin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyorsunuz ve kapitalizmin en büyük artısı da konfor. O konforu bir sevdiğinizde de bırakamıyorsunuz. İnsani dürtülere ters. Hele belli bir yaşa gelip çoluk çocuğa karıştığınızda paranın getirdiği konfora ister istemez ihtiyacınız oluyor. O yüzden hem solcu geçinip hem lobilerde viski tüketen insanlara kıl oluyorum. Ben ise hiçbir zaman solcu olduğumu iddia etmedim zaten. Sol görüşlerim var, evet ama bunları ne kadar uygulayabiliyorum ve hatta ne kadar uygulamaya çabalıyorum, o ayrı mevzu. Solculuk Che'nin yaptığıdır. Bir ülkenin bakanıyken, 5 çocuğu varken, her şeyi bırakıp dağa çıkıp kapitalizme karşı savaşmaktır. Sizde o yürek var mı? Bende yok doğrusu.
  • Son 1 aydır fena halde Redd dinliyorum. Çok beğeniyorum. 'Keyifli Bir Gün' ile 'Hala Aşk Var mı?' favorilerim.
  • Bant'ın Kasım-Aralık 2009 sayısı çok hoş. Sanatla ilgileniyorsanız mutlaka alın.
  • Geçenlerde İngiliz Times son 9 yılın en iyi 100 filmini seçmiş. Kötü bir liste olmuş. Çok alakasız filmler listede. Olması gerekenler de yok. Kim neye göre seçmiş meçhul!
  • Arka Pencere diye bir online sinema dergisi yayına başladı. Duyurulur. Yazarları, ülkenin en iyileri. Uygar Şirin de katılsaymış aralarına, rüya takımını kuracaklarmış. (Bir de Tuna Erdem, ne amandır onu okuyamıyorum, nerelerde acaba?)
  • Bu haftanın en dumur anı, bir anket sorusuyla geldi. Ankette 'Şu anda bir lider olarak seçebileceğiniz isim kimdir?' diye sormuşlar. Kaldım öylece. 10 dakika düşündüm, abartmıyorum. Ve bulamadım! Boş bıraktım.

Hiç yorum yok: