11 Temmuz 2010 Pazar

Paris Notları - 2

  • Paris'te hoşlandığım şeylerden biri, ara sokaklarda gezerken ilginç şeylerle karşılaşabilmeniz. Mesela Pantheon'dan Doğa Müzesi'ne giderken vitrini Cannes 2010 biletleriyle ve çeşitli sinemasal fotoğraflarla kaplanmış bir eczane gördüm.
  • Paris Doğa Müzesi harikulade bir yer. Yeryüzünde yaşayan çoğu canlının 1/1 maketinin bulunduğu 4 katlı bir bina. Balıklardan sürüngenlere, dinazorlardan dodo kuşuna muazzam bir koleksiyon var. Üstelik bazı maketler, kadavralardan yapılmış. Mesela bir boynuzlu balina vardı, şu an spesifik adını unuttum ama kadavradan öyle bir yapmışlar ki canlı gibiydi. Tabii ki her maketin Fransızca olarak uzun açıklamalar mevcuttu. Yani merak ettiğiniz bir hayvan hakkında detaylı bir malumat da edinebiliyordunuz.
  • Doğa Müzesi'nde hayran kaldığım bir detay da şuydu: Bir ilkokul sınıfı müzeye getirilmiş ve hocaları tarafından müzeye salıverilmiş. Çocuklar da istedikleri maketi seçerek onun resmini yapıyordu. Hayran kaldığım bir sahneydi.
  • Ardından Mason Müzesi'ne gideyim dedim ama gidemedim çünkü kapanmış!
  • Zafer Takı'na çıktım. Pek bir özelliği yok. Çok büyük bir yuvarlağın ortasında bulunan yüksek bir tak. Yuvarlak 12 ayrı caddeye bağlanacak kadar geniş. Takın tepesinden çevreyi görebiliyorsunuz.
  • Bu yuvarlağın bağlandığı caddelerden biri de dünyanın en ünlü bulvarlarından Champs Elysees Bulvarı. Bulvarın pek özelliği yok ama Bağdat Caddesi'nin çakma olduğunu anlıyorsunuz. İnanılmaz geniş kaldırımlar, cafeler, lüks restarauntlar, son moda mağazalar, caddede son model arabalar ve şık insanlar.
  • Bu bulvarın sonunda ortasında bir obelisk olan Concorde Meydanı bulunuyor. Meydan, gerçekten çok büyüktü. Onun devamında da geniş bir park vardı ki bu da Louvre'da son buluyor. Parkta iki büyük havuz bulunuyor, çevresi bedava sandelyelerle çevrili. Ben de biraz oturup yazı yazdım ki çok ferahlatıcı bir zamandı.
  • Ertesi gün ilk önce Notre Dame Ketadrali'ne gittim. Pek ilgimi çekmedi.
  • Hotel des Invelides'de 6 saat geçirdim. Adına aldanmayın, otel değil askeri müze kendileri. Şöyle söyleyeyim: Adamlar ilk çağdan günümüze kadar askeriye ile ilgili ne varsa koymuşlar. Silahlar, zırhlar, portreler, savaş taktikleri (kimileri 3 boyutlu), kısa belgeseller, 16 yüzyıllık siyasi tarih ki adım adım ve detaylı yazılmış. Tarihi seviyorsanız hayran kalmamak kaçınılmaz! Bir de Napolyon'un mezarı da burada!
  • Ardından Eyfel Kulesi'ne gittim. Bildiğiniz gibi kendileri. Çok ama çok kalabalık. 2. katına çıktım hatta ama keyif almadım.

Hiç yorum yok: