1 Mayıs 2011 Pazar

Bir Karadeniz Seyahati

Günümüzde artık çok az kişiye güvenebiliyorsunuz. Hele dostum diyebileceğiniz kişi sayısı daha da az. İso benim için bu nadir insanlardan biri. Kendisi Karadeniz Ereğli'sinde yaşıyor. Türkiye'nin en büyük demir çelik fabrikalarından bir olan Erdemir'de çalıştığından 1 yıl önce oraya taşındı. Ben de hem İso'yu göreyim hem daha önce hiç görmediğim bu Karadeniz kasabasını göreyim diye bir cuma gecesi otobüse bindim.

Yolculuk, Ataşehir'den itibaren, mola dahil, tam 4 saat sürüyor. Ben giderken gece olduğundan çoğunlukla uyudum, zaten o zifiri karanlıkta bir şey de göremezsiniz. Sabah 5'te Erdemir otogarında indiğimde hemen bir taksiye atladım. Kasaba olduğundan taksimetre yok. Gideceğiniz yere göre sabit ücret alınıyor. Gidince İso'yla biraz konuşup yattık.

Sabah 11 civarına kalkıp yine otogara gittik çünkü başka bir dost, Cum'u alacaktık. Cum da gelince kahvaltı için kasabanın meşhur bir pidecisine gittik. Cum ile ben Ereğli pidesi yedik. Ereğli pidesi dediğim, aslında kapalı kıymalı pide ama tereyağ burnunuza geliyor, gayet hoş.

Çıkınca sahile indik. Kıyı şeridi boyunca yürüdük. Havanın açık olması sebebiyle insanlar dışarıdaydı. Ayrıca 23 Nisan olduğundan, çeşitli etkinliklerde vardı sahil boyunca. Biz bir çay bahçesine girip tavla attık. Ardından da başkasına girip kağıt oynadık.

Burada biraz Ereğli'yi anlatayım. Zaten tahmin edebileceğiniz gibi, Erdemir ile tamamen bütünleşmiş bir kasaba. Neredeyse kasabanın yarısı Erdemir'e ait. Hal böyle olunca oldukça büyük bir kasaba aslında. Çoğu yerde Erdemir'e ait çeşitli kapılar var. Diğer türlü pek de bir şey yok. Bir müze koymuşlar, girmedik ama ne sergilediklerini merak ettim, çünkü Erdemir olmasa burası basit bir balıkçı kasabası aslında. En çok doğaseverleri mutlu edebilir. Çevresi Karadeniz'in o rengarenk ormanlarıyla çevrili. Çevrede mağaralar da varmış. Trekking veya basit doğa yürüyüşleri için alternatif rota olabilir.

Biz ise biraz alışveriş yapıp İso'nun odasına döndük. Konuştuk, dertleştik, güldük. Güzel bir gece geçirdik. Sabah erkenden kalktık. Sahildeki Mado'da kahvaltı yaptık. Oradan otogara geçtik. Önce Cum'u Bursa'ya yolcu ettik. Ardından ben bindim.

Dönerken çevreye daha iyi gözlemleyebildim. Ormanlar gerçekten çok güzel. Benim gibi bir şehir insanı için bile iç açıcı bir görüntü. İstanbul'un boğucu ve keşmekeş havasından kaçmak için uzak olmayan, hoş bir haftasonu kaçamağı.

Hiç yorum yok: