15 Ekim 2008 Çarşamba

Ankara, İstanbul Gezisi

Geçen perşembe Ankara’ya gittim, iki mülakata gitmek için. Lise 2’deki ODTÜ gezimden sonraki ilk Ankara yolculuğumdu. Daha önce hiç Ankara’da kalmamıştım, hafif gergindim. Neyse ki İbrahim Amca ve Beyhan Teyze sayesinde gayet rahat bir gezi geçirdim.

Ardından İstanbul’a geçtim, hem birkaç arkadaş görmek için hem de Filmekimi’ne gitmek için. 4 gün kaldığım İstanbul, nedense beni neşelendirmedi. Oysa ki İstanbul’u çok severim, film festivalleri benim en sevdiğim etkinliktir ve en önemlisi nicedir göremediğim en yakın arkadaşlarımla bir arada olacaktım. Ama bu saydıklarım umduğum kadar moralimi düzeltmedi. Birkaç not halinde bu geziden çıkardıklarımı yazacağım:

  • Öncelikle Ankara’daki mülakatlarda önceden savunduğum “Kendin ol!” mottosunun çok geçerli olmadığını anladım. Hafif politik olmak lazım.
  • Ankara’da hep araba üstünde olsam da gözlemlediğim kadarıyla yaşayabileceğim bir kent. Ne çok canlı, ne çok sakin. Yeni bir hayata başlamak için ideal.
  • İstanbul’u aslında pek özlemediğimi fark ettim. Yalnızlığa alışmanın zararları.
  • Dali sergisine gittim bahaneyle. Picasso’daki gibi pek bir şey anlamadım ama çok bilgilendim. Dali’nin kim olduğunu biliyorum artık. Sürrealizmi ise daha iyi kavradım.
  • Sergide en akılda kalıcı şey Dali’nin bir sözüydü: “Dali ile bir deli arasındaki fark basittir: Dali deli değildir!”
  • Yine de bir sergi için İstanbul’da yaşamanın gereksiz olduğunu anladım. Ufak ziyaretlerde de görebilirsiniz etkinlikleri.
  • İstiklal beni 3 günde sıktı. En güzeli 2-3 ayda bir ziyaret etmek.
  • Emek’te film izlemek eskisi kadar heyecanlandırmadı beni. Bilgisayarda çok film izlemenin zararı olabilir.
  • Festivale de ısınamadım. Gerçi Filmekimi’ni hiçbir zaman çok beğenmemişimdir ama…
  • Bu yılki festivalde çok dangalak vardı. Bariz film izlemek için değil, ortam yapmak için gelmişlerdi. Gereksiz kalabalık yaratıyorlar. İşin en kötüsü de her geçen yıl artmaları.
  • Şunu çok iyi anladım: Ben depresyondan çıkmadıkça en sevdiğim şeyler bile boş geliyor. O yüzden yalnız kalmak en iyisi.

Not: Şero'ya sonsuz teşekkürler.

Hiç yorum yok: