19 Mayıs 2009 Salı

2 Blockbuster Analizi

Sinemalarda yaz dönemine girdik artık. Birbiri ardına büyük bütçeli filmlerle dolacak sinemalar. Tabii büyük bütçe demek aksiyon demek. Eylüle kadar pek derinlikli film beklemiyorum o yüzden. Ama azıcık karakterlerine eğilen, aksiyonunu mantık sınırları içerisinde tutan filmler olursa baş tacı edeceğiz. Mesela geçen yıl The Dark Knight, Iron Man ve Indiana Jones 4 bana hoş vakitler yaşatmıştı. Bilhassa The Dark Knight efsane bir başarı yaşatmıştı tüm dünyaya. Açıkçası 2009’dan o tarz bir beklentimiz pek bulunmuyor lakin merak ettiklerimiz de yok değil. İşte bunlardan ilk üçü aşağıda efem:

State of Play her ne kadar blockbuster (gişe) filmi tanımlamasına pek uymuyorsa da oyuncu kadrosuyla bu kategoride yer almayı hak ediyor. Russell Crowe, Ben Affleck, Rachel McAdams, Robin Wright Penn, Helen Mirren, Jeff Daniels ve Jason Bateman’dan oluşan kadro göz kamaştırıcı. Yönetmen de Kevin Macdonald. Konuya bakmadan izlenebilecek filmlerden kısacası. Tür de siyasi gerilim.

Filmden çıktığınızda sizi hayal kırıklığına uğratmayan bir filmle karşılaşıyorsunuz. Lakin hasbelkader 70’lerdeki hepsi birer başyapıt olan siyasi gerilimlerden en az birini seyreden biri tıka basa doyamadan çıkıyor filmde. Çünkü türde yapılacak her şey 70’lerde harikulade şekilde yapıldı ve bitti. Bunun üstüne çıkabilmek çok ama çok zor. Yani State of Play 2 saatlik güzel bir eğlenceden başkasını vaat etmiyor. Bu yönden de yaz dönemi furyasına çok iyi dahil oluyor.

Oyuncular: Russell Crowe, Ben Affleck, Rachel McAdams, Helen Mirren, Robin Wright Penn, Jason Bateman, Jeff Daniels – Görüntü Yönetmeni: Rodrigo Prieto – Müzik: Alex Heffes – Senaryo: Matthew Michael Carnahan, Tony Gilroy, Billy Ray (Paul Abbott’un TV dizisinden) – Yönetmen: Kevin Macdonald - ***

İkinci filmimiz güzel bir gişe filmi tanımlamasına uyuyor aslında. Karakterlere verilen önemle, aksiyonuyla, efektiyle, mizahıyla güzel bir seyirlik. Ama film büyük bir pilot bölüm gibi. Yeni bir dizinin ilk bölümüne pilot denir malumunuz. Bu bölümde karakterlerle tanışılır, konuya giriş yapılır, dizi süresince uygulanacak metotların örnekleri verilir, ufak bir macera da eklenerek diziye imza atılır. Star Trek de bundan ibaret. Film bitince 2. bölümün heyecanını duyuyorsunuz. Durum böyleyken Star Trek’e film demek abes geliyor bana. Tüm karakterlerin geçmişi verilmiş (Kirk, Spock, McCoy, vb.), gelecek bölümde gelişecek olayların altyapısı hazırlanmış (Spock-Uhura ilişkisi, vb.) ve ana konunun yapıtaşları oluşturulmuş (Atılgan seyrine başlar!). J. J. Abrams’ı da Lost’tan biliyoruz ki sağlam pilot çekiyor. Star Trek bu mantelitesini sürdürdükçe hiçbir zaman bir sinema eseri olarak ele alınamayacaktır.

Oyuncular: Chris Pine, Zachary Quinto, Leonard Nimoy, Eric Bana, Bruce Greenwood, Karl Urban, Zoe Saldana, Simon Pegg, John Cho, Anton Yelchin, Ben Cross, Winona Ryder – Görüntü Yönetmeni: Daniel Mindel – Müzik: Michael Giacchino – Senaryo: Alex Kurtzman, Robert Orci (Gene Roddenberry’nin TV dizisinden) – Yönetmen: J. J. Abrams - **1/2

Angels and Demons’dan bir beklentim yoktu açıkçası ve haklıymışım. Güzel bir sabun köpüğüydü film. Kitabı da daha önce okuduğumdan sonunu da biliyordum, o yüzden heyecanlanmadım da. Öylesine akıp gitti 2 saat, sıkmadan. Ron Howard’dan fazlasını beklemek ayıp olur zaten.

Oyuncular: Tom Hanks, Ewan McGregor, Ayelet Zurer, Stellan Skarsgard, Pierfrancesco Favino, Nikolaj Lie Kaas, Armin Mueller-Stahl – Görüntü Yönetmeni: Salvatore Totino – Müzik: Hans Zimmer – Senaryo: David Koepp, Akiva Goldsman (Dan Brown’un romanından) – Yönetmen: Ron Howard - **1/2

Hiç yorum yok: