15 Mayıs 2009 Cuma

'Yazı nasıl çorbalaşır?' Örneği

"Hadi gel köyümüze geri dönelim
Fadime'nin düğününde halay çekelim!"

Kırk yıl düşünsem Ferdi Tayfur'la bir yazıya başlyacağım aklıma gelmezdi ama oldu. Adam özetlemiş valla, 2000'lerin nüvesini.

Nereye baksam, ne izlesem, ne dinlesem buram buram nostalji kokuyor artık. Bir 'Geçmişe dönüş' modası alıp başını gidiyor ve size şunu da söyleyeyim, ilerleyen yıllarda daha da şiddetlenecek, hatta hayatımız haline dönüşecek. Tekil yaşantılarımızı bile bu özleme ulaşmak için çabalayacağız ama işin çomağı olarak; geçmişe bugünki gibi gitmeye çalışacağız yani tamamen geçmişteki gibi yaşamadan, ama geçmişi yaşamak isteyerek. Bu da doğal olarak bizi bir kaos sürükleyecek, tıpkı yaşadığımız yüzyıl gibi.

Hayatın belli bir alanına yoğunlaşıp onun 2000 öncesi ve sonrası kaydettiği gelişime bakarsanız kastettiğim kavramı daha iyi anlayacaksınız. 2000 öncesi mütamadiyen artan bir çizgi misalidir, zaman-x (seçtiğiniz alan) grafiği üzerindeki. Sonrası zikzaklarla yoğunlaşmış bir sinüs eğrisi.

Türk müziği diyelim mesela. 2000'e kadar her türde kalite artışı yaşanmıştır. Türlerin en iyi şarkıları hep bu yıllara aittir. 2000 sonrası ise hep geçmişe özlemle doludur. Kaplamalar, araklamalar, esinlenmeler, tribute akbümler, vs. Bu örneği çok rahat modaya, edebiyata, sinemaya da uyarlayabilirsiniz. Mesela 2008'in en çok para basan filmi: The Dark Knight, güzel bir Alan Moore/Neil Gaiman'ın Batman serileri uyarlamasıdır.

Her zamanki gibi yazıyı çorba ettim bu arada. Amacım Star Trek ile State of Play'in kritiklerini yapmaktı. Onları Lost'un sezon finali ile Battlestar Galactica'nın finalina bağlayım derken ortaya bu çorba çıktı. Aslında olay iki sebeple patlıyor: İlki kavramın iki kıytırık fimle teşhis edilmek istenmesinin saçmalığı ile benim bu kadar derinlikli ve öz yazma kabiliyetimin olmayışı. Allah'tan blogun adını değiştirdim de uyuyor konsepte bu çorba.

Hiç yorum yok: