21 Mart 2010 Pazar

Son 1 Ayda

Son 1 ayın çoğunu ofiste geçirdim. Buna haftasonları dahil. Hal böyle olunca pek bir şey yapamadım. Film izleyemedim. Dizileri zor zar takip ettim vs. Yine birkaç madde var size yazmak istediğim:

  • TTnet ile taşınmadan sonra çok uğraştım. Hala daha nedenini tam anlayamadığım bir olgu yüzünden 1 aya yakın bağlantıda sıkıntı çektim. Şöyle ki nete bağlanıyordu bilgisayar ama sayfalara hiçbir şekilde giremiyordu. Bir tek gtalk'a giriyordu. Uzun lafın kısası çok çektirdi. Bağlantı hızım hala berbat. Ekimde sözleşmem doluyor, kontrol ettim. Kablonet'e geçeceğim, bakalım o nasıl olacak?
  • Nilüfer Tiyatro Festivali varmış. Son anda öğrenip bilet aldım 6 oyuna. İstanbul'da 20-30 tl ödediğiniz özel tiyatrolar 7.5 tl'ye (tam) geliyor. Hala devam ediyor festival. Gerçekten güzel hizmet. Nilüfer Belediyesi ciddi ciddi çalışıyor!
  • İlk oyun Duru Tiyatro'nun Aşk Her Yerde'siydi. Emre Kınay'ı ilk defa izledim sahnede ve beğenmedim. Oyun tipik salon komedisiydi, pek hoşlaşmadığım bir tür. Ama güzel yapılırsa izlenir. Ne yazık ki metin çok zayıftı, tempo konusunda çok açık sıkıntılar yaşandı. Pelin Körmükçü ve diğer iki oyuncu iyiydi lakin Emre Kınay rol yapıyordu çok bariz.
  • İkinci oyun, Zuhal Olcay'ın oynadığı Şölen. Berbat. Gerçi 2. perdeyi izlemedim, yorum yapmak ne kadar doğru bilemeyeceğim ama ilk perde berbattı. Oyunun çevirisi çok yavandı bir kere. Saçma küfürler teferrüat. Konu yavan, metin yavan, oyunculuklar yavan. Zuhal Olcay bile kötüydü, daha ne diyeyim!
  • O oyunun üstüne Levent Yüksel konserine gittik. Güzeldi. Sertab kadar olmasa da Yüksel ne yaptığını biliyor. Bir kere Türk pop müziğinin en iyi vokallerinden biri. İkincisi de gelmiş geçmiş en iyi albümlerden birine sahip: İlk albümü efsanedir. Konserde de buna bir kez daha şahit olduk. Yüksel'in performansı harikaydı.
  • Semaver Kumpanya'nın Lourcine Sokağı Cinayeti'ne gittim. Çok güldüm. Benim için harika bir 65 dakikaydı. Tiyatroyla ilişkim seyirci seviyesindedir, öteye geçmez ama bir seyirci olarak çok keyif aldım ve gördüm ki Nadir Sarıbacak sahnede de döktürüyor. Bravo!
  • Yıldız Kenter'in Kral Lear'ını fazla mesai yüzünden kaçırdım.
  • Bugün de rahmetli Savaş Dinçel'in yazıp yönettiği Uçurtmanın Kuyruğu'nu izledim. Çok iyi. Başyapıt değil belki ama her bakımdan dört dörtlük. İlker Ayrık'ın oyunu ayrı bir efsane. Tiyaroseverler kaçırmamalı bence.
  • Yaklaşık 1 ay önce Bursa Hayal Kahvesi açıldı. Benim eve çok yakın. Açılış sonrası merak ettik, 4 erkek (hepimiz mühendisiz) gittik. İçerisi bomboş, rezervasyon geyiğine almadılar. Yani damsız girilmez muhabbeti çektiler. Şimdi 1. hata: Sen Hayal Kahvesi'siysen dürüst olacaksın. Adam gibi de, damsız almıyoruz kardeşim diye. 2. hata: Sen bir lokanta ve barsın, disko değilsin. Ne demek damsız muhabbetine girmek. Ben içeri girip olay mı çıkaracağım? Korkun ne? Bursa'da hanzo çok, Bursa tarifesi budur mu olay? Öyleyse aç kendi isminle, ne diye hayal kahvesi adını kullanıyorsun, ayıp değil mi? Çok kıl oldum valla. En kıl olduğumsa 2. mevzu.
  • Mirkelam ile Kargo birleşip albüm çıkarmış, adı 'Rackın Rol Disko Parti'. Eğlenceli bir çalışma olmuş. '80'ler' şarkısı favorimdir.

Hiç yorum yok: