17 Kasım 2010 Çarşamba

Harry Potter and the Deathly Hallows Part I

Harry Potter, her ne kadar kapitalizmin en verimli ürünlerinden biri olsa da çocukluğumun son dönemlerindeki (orta okul yılları) fantazi tutkumun son hacimli serisi olması vesilesiyle hala takip ettiğim bir üründür. Film başlarken arkadaşım "Sanat için telefonları kapatalım." dedi. Ben de "Sanat için mi?" diyerek onu düzelttim. Bu filmi asla sanatsal açlığımı gidermek uğruna izlemiyorum. Benim için güzel bir seyirlik olması yeterli.

David Yates arada derede yönetimini, ne yazık ki hala devam ettiriyor. Bir yanda Chris Colombus'unkiler gibi kitaba sıkı sıkıya bağlı bir uyarlama (ki son kitabın ikiye bölünmesi de buna işaret). Diğer yanda da Alfonso Cuaron'ki gibi kitabın hissini sinematografik olarak vermeye çalışan bir uyarlama. Bu ikincisini, sadece iki sahnede yapabilmiş Yates. İlki Harmione'nin Ölüm Yadigarları hikayesini anlattığı animasyon bölüm (filmin en iyisiydi). Diğeri de üçlünün Muggle kaçakçılarından kaçtığı bölüm (güzel bir reji ve kurgu bütünlüğü). Geri kalan bölümler de ne yazık ki ilk tarzda çekmiş. Bu sahnelerde ciddi sarkmalar ve tempo düşüklüğü göze çarpıyor. Yani rahatlıkla bu sahneler kırpılabilirmiş. Sırf daha fazla para kazanmak için filmin ikiye bölündüğü hissi daha da öne çıkıyor böylece.

Yine de 'Bölüm 1' ibaresi taşıyan bir film için kesin bir yorum yapmak mantıklı olmaz. Bakalım filmin diğer yarısı nasıl olacak? Bunun içinde, ne yazık ki 10 dakika değil 7 ay bekleyeceğiz.

Hiç yorum yok: