- 2,5 ay sonra İstanbul’a gitmek bende pek bir heyecan yaratmadı. Ne kadar sevsem de döneceğimi bildiğim için bir eksiklik fark ediliyor.
- İstanbul, her yerde olduğu üzere, hem değişmiş hem de değişmemiş. Neyin iyi neyin kötü olduğu birbirine karışmış durumda.
- Cuma akşamı İstiklal’e çıktım direkt. Caddenin başları tenha gibi geldi, yaz rehavetine bağladım. Asmalımescit ağzına kadar dolu olarak en kalabalık yerdi. Nevizade coşkulu da olsa adım atmaya yer bulunuyordu gayet.
- Gece 1’de Kanyon’a girdim ve sadece 3 dakika kalmama karşı birkaç değişiklik sezerek kendime hayret ettim.
- Cumartesi boğaz gezisine çıktım vapurla. İDO seferi son 4 yılda neredeyse %400 zamlandırmış. Tuttuğu kesin de biraz daha insaf ya.
- Denizden İstanbul pek salimdi. Yalıları göz kamaştırıcıydı.
- Anadolu Kavağı’nda kaleye çıktım. İnsanlar manzaraya karşı eğleniyorlardı. Yanımdaki çocuk plastik su şişesini hop diye ormana fırlattı. Aileden ses çıkmadı. İşte biz buyuz sayın okuyucular!
- Beykoz’da Balıkçı Barınağı’nda balığımı yedim. Balığı pek sevmememe rağmen beni mutlu ediyor bu yer. Harika yapıyor balığı.
- Yeniköy-İstinye arası yürümek her zamanki gibi huzur vericiydi.
- İstinye Park gereksiz yere doluydu. Hatta yabancı bir turist kafilesi bile vardı. Koca İstanbul’da gidecek yer mi kalmadı acaba?
- Nişantaşı aynıydı. Tikiler her yerdeydi!
- Cumartesi akşamı İstiklal havasını bulmuştu, gayet kalabalıktı. Ara sokaklar bile cıvıl cıvıldı.
- Cihangir’de ara sokaklardaki mekanlar bile tıklım tıklımdı. Merdivenlerde oturdum, orası bile kalabalıklaşmış. Midye tezgahı açan bile vardı. Oysa çok değil, 1 yıl önce merdivenler gayet sakin oluyordu.
- Pazar sabahı sakindi etraf. Bebek gayet tenhaydı.
- Bebek’teki ilginç tezatlık kozmopolitliği vurguluyordu. Bebek Parkı’nda denize giren fakir tabakanın dibinde zengin kesim yürüyordu ve ikisi de birbirini umursamıyordu.
- Bebek-Ortaköy arası çok hoş bir yürüyüş yaptım. Ama Ortaköy’ün gereksiz kalabalığı beni boğdu.
- Hepsinin toplamı bana garip bir huzur verdi, hiç sıkılmadığım bir gezi oldu.
- Yukarıdaki rota yanımdaki arkadaşımı gezdirmek içindi. İstanbul’u bilmeyen birini gezdirmek için 2 gününüz varsa kullanabilirsiniz.
- Bir dahaki gelişimde Moda’da yürümek istiyorum. Belki bir de meyhane yaparım.
Bana göre 'entel' kelimesi her şeyi bildiğini zannedip aslında hiçbir şey bilmeyen kişiyi ifade eder ve böyle biri olsa olsa sayıklayacağından; bu site de bir entelin sayıklamalarından oluşur. Entel benim, yazılar da yazıldığı anda aklıma gelen uçuk kopuk ifade biçimleri. Yine de okursanız memnun olurum.
7 Temmuz 2009 Salı
İstanbul'dan Kısa Anılar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder