17 Nisan 2011 Pazar

Festival Günlükleri - 3

Festivalin son haftasına 8 biletim vardı lakin 7'sine gittim. Haftanın ilk günü Bela Tarr'ın son filmi vardı ve hafta içi, mesainin üstüne bir Tarr filmini 2.5 saat çekemeyecektim. Hele Arka Pencere'de şu yorumu okuduktan sonra: "A Torinoi lo'yu bitirebilenler psikolojik tedavi görmeye başladı."

O yüzden haftaya salıdan başladım. Belma Baş'ın ilk uzun metrajı Zefir, umut vadeden bir ilk film. Filmde işlenen öğeler bana yüzeysel geldi. Belki bir tercih meselesidir lakin karakterlere dair oldukça yetersiz bilgi var. Bilhassa anne karakteri bu yüzden 3. boyutuna kavuşamıyor. Hatta filmde, kanlı canlı diyebileceğimiz tek karakter Zefir'in kendisi. Dediğim gibi bu bir tercih olsa da benim filmin içine girmemi engelledi. Ama Nuri Bilge Ceylan, Yeşim Ustaoğlu, Semih Kaplanoğlu gibi giderek ustalaşan isimlerin ilk filmlerine oldukça benzeyen , başarılı bir atmosferi var filmin. Bu açıdan Belma Baş, takip edilecekler listeme girmiştir.

2 gün sonra sırada bir Japon filmi vardı. Noruwei no Mori (İmkansızın Şarkısı) açıkçası beklediğim kadar iyi çıkmadı. Daha doğrusu ben yetişkin insanlar arsında geçen bir melodram bekliyordum. Lakin onun yerine 20'sine girmemiş üç genç arasındaki deli fişek bir aşk üçgeni izledim. Böylece olgunlaşmamış, kimi zaman saçmalayan ilişkiler ön plana çıkmış. Cinselliği, tutkuyu, vurdumduymazlığı görüyoruz her adımda ve sanki bu, filmi benden olabildiğince uzaklaştırdı. Lakin bu, filmin güzelim görüntülerini, müziğini ve bütün olarak başarılı atmosferini görmemi engellemedi. Zaten film, dün festivalden FIPRESCI ödülü aldı.

Cuma akşamı, bu yılın başında Kanada adına Oscar'a aday olan Incendies (İçimdeki Yangın)'a gittim. Konu bir kere çok ilginçti: Yemen asıllı bir Kanadalı kadın ölünce ikizleri vasiyetini dinlemeye gidiyor. Babalarının hala yaşadığını ve bir ağabeylerinin olduğunu öğreniyorlar. Anneleri ikisini de bulmalarını vasiyet ediyor. Böylece Yemen'e, Yemen İç Savaşı'na ve kadın olmanın zorluklarına uzanan tüyler ürpertici bir yolculuk başlıyor.

Konu o kadar ilgi çekici ki jeneriklere kadar gözünüzü kırpamıyorsunuz. Hakkını vermek lazım, senaryo çok iyi yazılmış. Diğer teknik unsurlar da gayet yerinde. Belki bir başyapıt değil ama hem söylediklerinin altını dolduran hem de ilgi çekici olmayı başaran nadir yapımlardan!

Hiç yorum yok: