31 Temmuz 2008 Perşembe

İTÜ Makine Anıları No:2

Bilgisayarlı dersler

Bil101 çok saçma bir dersti, formatıyla her dönem oynadılar. Bana 10 tane uygulamalı, vizesiz olanı düştü. Sonradan kredisini sıfırladılar, bir İTÜ klasiği. Matlab aslında zevkliydi. Ahmet Sirkecioğlu çok iyiydi. Hala esprilerde geçen “Kaldın!” geyiği kendisinin sözüdür. Uygulamalar eğlenceliydi. Bir bakıma yararlıydı, makine ödevlerinde Matlab’i çok kullandık. Tek negatifi, çok kıt not dağıtmalarıydı. Autocad/Solid dersini Erdem Hoca’dan aldım. Zorladı, ders çok gerekliydi ama fazla sıkıydı. Mesela yazılı sınavlar çok gereksizdi: “Workplane is a plane which we work.”

Fizikler

Çok saçmaydı. Bir kere herkes bir hocada yığıldığı için, tüm okul aynı dersi aldığı için, hocalar anlatamadığı için ders çok bayıktı ve bu bayıklık herkesi soğutuyordu. Sonuçta çoğunluk derse gelmiyordu, gelenler de dinlemiyordu. Hadi Fizik 1’de konular basitti, idare ediliyordu ama Fizik 2 tam bir baş belası. Dersten hiç bir şey anlamadan geçtim. Üstelik BB aldım ve nasıl aldığımı ben de bilmiyorum. Sınavdan geçmek için tek yapmanız gereken, Fetih’ten eski soruları alıp ezberlemek.

Bir de laboratuarları vardı 2 dersin de. Çok gereksiz. Bana tek kazandırdığı Şero’dur, ilk labta deney arkadaşımdı.

Kimya

Diğer bir saçmalık! Tüm okula organik kimya öğretip 10 salak deney yaptırmak! Allah’tan tek ders. Hocam iyiydi ama adını unuttum.

Makine Mühendisliğine Giriş

Başka hiçbir lisans dersi vermeyen Metin Gürgöze verir. Tamamen seminer verilir, yoklama zorunludur, çok salak bir ödev yaptırılır (bana helikopter gövde tipleri gelmişti) ve ultra saçma bir finalle biter.

Mekanik dersleri

Hala iddia ediyorum: “Statik Gemi’den alınır!” Makinede işkence çekeceğine (hele Necmi’den alırsan) gemide 2,5 saatte ders yapmadan geçiyorsun. Çok rahat. İyi kötü öğretiyor da. Sonuçta ders momentten ibaret.

“Dinamik mecburen makineden alınır.” Pek iyi hoca yoktur, en iyisi de Bedii Hoca’dır. Çok zekidir, iyi anlatır, çok iyi sorar ama sinirlidir.

Mukavemette Türkiye’de tek hoca vardır: Tuncer Toprak. Üzerine tanımam. Konusunda bir numaradır, harika anlatır, iyi analiz eder ve en önemlisi herkese insan gibi davranır.

Malzemeler

Bu dersleri kimden alırsanız alın tamamen Mehmet Demirkol’un denetimindedir. Hoş, Demirkol da bunların kitabını yazmıştır ve harika öğretir. Dersler çok zorlayıcıdır. Quizler bıktırır, ödevler usandırır ama en berbatı sınavlardır. İmal finalini hala unutamam, eziyetti. Ama sonradan şunu anlıyorsunuz, o kadar sıkıp size öğretiyorlar ama akılda ne kalıyor?

Isı dersleri

Aslında bana en yakın makine dersleridir. İlki ünlü ders termodinamik. Hani şu ünlü ‘termodinamik yasaları’nın öğretildiği. Entropiyi öğrenirsin. Okul hayatımda severek okuduğum nadir konulardandır entropi, çünkü fiziksel olarak açıklanamaz. Bu yüzden işe metafizik etkir. Şöyle ki evrende yapılan her bir hareket entropi denen şeyi üretir ama hiçbir şekilde entropi tüketilemez. Olaya teolojik, metafiziksel yaklaşımlar var ama olay bilimsel. Gerçekten çok acayip bir konu. Ama tabii termoda asıl çevrimleri öğrenirsin. Termodinamiğin 1. ve 2. kanunları çerçevesinde bu çevrimler analiz edilir. Çalışırken teoriye 1 gün, uygulamaya 2-3 gün ayırırdım. Problem çözerdim durmadan, sonra da kütüphanede arkadaşlarla tartışırdık. Sevdiğim bir dersti. Mustafa Özdemir de pek iyiydi. Derslerde de eğlenirdik.

Ertesi dönem Isı alırsın. Çoğu öğrenciye göre makinenin en belalı dersidir. Dersi derste anlamanın pek yolu yoktur ya da ben anlamadım. Kocaman bir kitabı vardır (termo da öyledir ya), ona çalışırsın. Çok formülü vardır, birini unutun mu soru gider. O yönden çok gıcıktır. Çok kıvranmışımdır sınavlarda. Çok teorik olsa da analitiktir. Çok soru tipi vardır. Işınım konusu ilginçtir. Bir konuda da ‘kar’ın aslında siyah cisim olduğunu kanıtlar ki çok garip ama mantıklı bir açıklama yapar.

Aslında 3. ders de var ama ben kaçtım. Uygulamalı Isı ve ya Uygulamalı Termodinamik alabilirsin (artık zorunlu oldu). Onların yerine Akustik ve Gürültü aldım. Temel Belek çok garip adamdı vesselam. Acayip ödevleri vardı. Birinde netten gürültü kanunu bulup bastırmamızı istemişti. Diğerinde ders yaptığımız sınıfın yutum katsayısını hesaplamamızı istedi, tabii ki yapmadım. Ders genel kültür bakımından yararlıydı ama o kadar.

Deneyli dersler

Bunlar makinede 2 adettir. İkisi de işkencedir bana göre. Bir sürü formalite ister çünkü. İlki Ölçme Değerlendirme: Teorisi hafif ilginç olsa da sıkıcıdır. Hatta yıllıkta uyurken çekilen bir fotoğrafım vardır, işte bu derstedir. 8 deneyi vardır. Allah’tan bizim deney grubu geyikti de eğlenirdik. Üç-beş Vedat’ın deneyi çok matraktır. Deney raporları yalandır, copy-paste kralı olursun. Ama hepsini teker teker imzalatmak zorundasındır, asistanların peşinden koşarsın, bazıları gıcıktır, quiz yapar. Sonra onlar birikir, ciltletirsin, vs.

Bir de 4. sınıfın başında Experimental Methods vardır. Kollar da işin içine girer. Haftada 1 ders (o da cuma öğleden sonraya konur, işkence gibi) teorik olur, onda da quiz yaparlar, kaçamazsın. Kalanı 8 deney, bunların 2’si kol deneyi. Yine saçma sapan raporlar hazırlattılar, asistanlar kafalarına göre yazdırırlar üstelik. Kol deneylerimiz OTAM’da yapıldı bizim, otomotivci olduğumuzdan. Fren deneyi filan yaptık. Bir de final yerine proje hazırlarsın grupla. Ama sunumu posterle olur. Kocaman A1 bir poster. Hatırlıyorum, basımı 20 dakika sürmüştü, bir de ona para bayıl. Gereksiz adetler.

Akışkanlar Mekaniği

Akışkanı ben gemiden aldım, Prof. Dr. Ali İhsan Aldoğan’dan. Makinenin kazık akış dersinden kaçarak soluğu İso, Şero ve Cum ile gemide aldık. Önce İhsan Hoca’dan bahsedeyim: Kendisi makine mezunu, geminin kurucularından, dekanlarından, rektör adaylarından (geçen ay yine aday oldu ve yine kaybetti), kendisine göre ülkemizde gemi sektörünün öncülerinden. Pek matraktır, derslerinde mutlaka bel altı espri yapar. (-Hocam, fakültemize Bulgaristan’dan kardeşlerimiz gelmiş ama göremedik!/-Oğlum, sen Laleli’ye git.) Kendisini mutlaka över. Mesela bir gün derse elinde bir kitapla geldi. Kitap Kurtuluş Savaşı’nı mı anlatıyormuş, neymiş. Hoca pek övdü. Biz de kendi aramızda diyoruz ki “Ulan bundan ne çıkacak?” Meğerse yazar bir bölümde Hoca’nın adını zikretmiş! Tabii espri hazır: “Hocam, siz savaşta hangi cephedeydiniz?” Neyse, espriler uzar gider. Ders defterden işlenirdi, sorular defterden çıkardı, çok konu olduğundan zorlanırdı herkes. Lakin, hele makineye göre, gayet kolaydı. Son ders de havuz deneyi yaptırır. Pek eğlencelidir.

Sistem Dinamiği

Hayatta ısınamadığım bir ders. Aslında kolaydır ama çok teoriktir. Lakin artık çok popüler, mekatronik denen bölüm sistemden ibaret. Ben pek hoşlanmadım ama hoşlanan çok arkadaşım oldu. Bilin’den aldım, iyi hocaydı, ben aldığımda hamileydi, pek uğramadı sınıfa, rahattık. Bir Bode Diyagramı vardır, övünmek gibi olmasın pek güzel çizerdim ama ne işe yarar bilmezdim. Yani gerçek hayatta neden Bode çizilir bilmiyordum. Ancak 2 yıl sonra sistemdeki arkadaşlarımdan öğrenebildim, içimde kalmış.

Finite Element Methods

Ben bu dersi niye aldım, hala kendime sorarım, başka bir dersi seçebilirken. Aslında her makinecinin öğrenmesi gereken bir konu, sürüyle paket programı var, çok önemli. Ama çok sıkıcı ve bana çok ters. Hocamı pek severdim, danışmanımdı zaten ki adam bu alanda Avrupa çapında ünlü, öylesi. Ama ben derse ısınamadım, yalan oldu.

Makeller

Makel demek Makine Elemanları demektir. 1. ve 2.’si vardır. Makinenin en temel dersidir. Bu dersleri veren adam bence mezun olmuştur. Çok konusu vardır, her eleman teker teker incelenir. En gıcığı da cıvatadır, 1 ay işlenir, anlat anlat bitmez. Projeleri uzundur, detaylıdır, bıktırır. Ben 1.’yi Talat Hoca’dan aldım. İnsan olarak çok iğrençtir. Herkesi hor görür, anlamaz, işitmez, herkesi aşağılar, kendini yukarılarda sanır. Ama herkes onun ne olduğunu bilir ve kimse muhatap olmaz. Dersi çok eğlencelidir çünkü öyle davranışlarda bulunur ki komiktir. Projesiz ilk ders için bulunmaz hocadır, sorduğu sorular bellidir. Her konuyu tribolojiye bağlar ama en basit ve en kolay tribolojiyi anlatır.

2. dersi Vedat Hoca’dan aldım. Bizim okulda makeli en iyi bilen ve anlatan hocadır. Ama çok detaya iner. Zor sorar. Projeleri kasınçtır ve az puan verir. Ama mutlaka geçirir lakin geçerken harbi öğretir.

Makine Teorisi

Sevene kolay, sevmeyene zor bir ders. Hem matematik hem de fizik işin içine girer. Titreşim konusunu sevemediğimden CB gelmişti. Çok zorlamaz açıkçası. Vahit Hoca’dan aldığımdan gayet rahattım.

ITB’ler

ITB’nin manası İTÜ’de sosyal derstir. Her bölüm farklı sayılarda ITB almak zorundadır. Bir sürü ders seçeneğin vardır ama pek ilgi çekici ders yoktur, olsa da hocası savsaktır. Ben hiç sevdiğim dersleri alamadığımdan 3 derse de öylesine gittim ve geçtim. Arkadaşlarım arasında ünlü olan “Bana ITB demeyin!” sözü de bu isyanımdan çıkmıştır.

Ekonomi

Aslında gereklidir fakat hiçbir mühendis adayının bu dersi salladığını ummuyorum. Herkes öylesine giderdi, geyiğine. Hocalar da bunu bilirdi, o yüzden en yeni hocalar bu dersi verirdi. Mesela benim aldığım hoca, Avustralya’dan yeni dönmüştü.

Etik

Bu dersi zorunlu yapan kişi mutlak olumlu düşüncelerle hareket yapmıştır. Lakin şu anda bu ders tamamen işlevsiz ve gereksiz bir durumda. Bir kere dersi en boş beleş insanlar veriyor. Doğal olarak baştan savma veriyorlar. Hele benim aldığım hoca! Bu kadar gereksiz bir derste inadına kazık soruyor ve inadına bir sürü adam bırakıyor. Çünkü işi yok, gücü yok, bizimle uğraşıyor. Dersten DD alarak geçtim ama nasıl geçtiğimi bilemiyorum. Tamamen karambol!

Bir de işin diğer boyutu var. Etiği neden öğretirsin? Mühendis olunca etik davransın diye. Şimdi bu yüzyılda, bu dünyada kaç kişi tamamen etik davranmaktadır? Bu dersi geçen kişi ileride bu dersini hatırlayıp işinde etik mi davranacaktır? Bu dersi veren kişiler hayatlarında etik kurallarına uyuyor mudur? Hadi canım sen de!

1 yorum:

uzoyo dedi ki...

her kelimesine katılamıycam artunun çünkü talat hoca muhteşem bir insandır, ayrıyeten etik dersini veren hoca ise bambaşkadır, dillere dolanan bir şarkıdır bence...