2 Eylül 2008 Salı

Olimpiyatlardan Sonra

Şu sıralar herkesin ortak konusu olimpiyatlar. Bolt ve Phelps’in başarıları dillerde pelesenk olurken, Türkiye’nin başarısızlığı başka bir konu. Benim anlamadığım nokta ise başarı beklemek! Bu ülkede bir sporcunun olimpiyat madalyası alması neredeyse mucize zaten.

Bir kere bu ülkede spor bilinci yok! Tüm medyanın spor yayınlarına bakarsanız, sadece futboldan bahsedildiği görülür. Haydi medyayı geçelim, izlenmek üzerine yayın yaptığı için normal gelebilir. Ama bizim kültürümüzde de spor yok ki! Hangi vatandaşımız çocuğunu bir spora özendiriyor ki! Ülkemiz okullarındaki beden eğitimi dersleri boş ders demek olduğunu herkes bilir. Orta öğrenim hayatımda derslerimiz spor salonunda yapıldı ama dersler fiksti. İlk 20 dakika koşu, sonra birkaç ısınma hareketi ve serbesttik. İstisnaları kenarda bırakırsak hangi beden öğretmeni öğrencilerini sınıyor ki? Ki hadi bir sporu sevdiniz hasbelkader, değil madalya almak derece yapmak bile ne kadar zor bileniniz var mı? Bir sporda belli bir düzeyi yakalamak bile yoğun antrenmanlar gerektiriyor. Yani sıradan bir yarışta bile ilk 10 istiyorsanız, hayatınızı o spora göre düzenlemeniz gerek. Ki biz olimpiyatlardan bahsediyoruz! Elvan’ın antrenörü bu hususta güzel bir örnek verdi: Elvan’ı iki yarışta da geçen atletin ekibi tam 5 kişiymiş. Bu 5 kişi tüm bu 4 yıl boyunca sadece bu atlet için çalışıyor ve altın öyle geliyor. Sizce Türkiye’de buna para yatırabilecek insan var mı? Altın madalyaya 2000 altın vermek yeterli mi? Bir sporcunun 4 yıllık masrafı sadece 2000 altın mı? Buna da ancak alabilirse kavuşabilir ki bu parayla bir de hayatını idame ettirmesi gerek!

Bir de şu gerçek var: Ülkemizde sporu yönetenler sporcu değil! Acı ama gerçek. Mehmet Ali Şahin spordan sorumlu bakan olurken badminton diye bir şeyden haberi yokmuş mesela! Ki o spor, olimpiyatların ciddi dallarından! Başbakan, Sayın Şahin’i atarken gençliğinde futbol oynamasını göz önünde tutmuş! Bu ne demek? Hükümetin spor politikası yok demek! Ayrıca futbol harici federasyon başkanlarının sporla alakasız olduğu da çeşitli yerlerde duyuruyor. Geçen yıl bir söyleşide Semih Saygıner anlatmıştı, Bilardo Federasyonu Başkanı başkan seçilene kadar hiç bilardo oynamamış!

Ve siz ısrarla madalya umuyorsunuz! Gülüyorum sadece. Bir de bazı akılsızlar var ki devşirme sporculara laf atıyorlar. Ya onlar olmazsa Türkiye hiç olacak! Bu kişilere tek tavsiyem var: “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünü irdelesinler.

Hiç yorum yok: