17 Eylül 2007 Pazartesi

Empire-UK Vs. Empire-Tr

Şu anda önümde aynı derginin Eylül sayısına ait iki kopyası var. Lakin iki kopya da farklı çünkü bir orijinal Empire baskısı (İngiltere), öbürü ise Türkçe edisyonu. İki baskının da diğerine göre iyi tarafları var. Şimdi bunlara bir göz atalım:

Empire-tr, Aralık 2006’da basılmaya başlanan aynı adlı İngiliz dergisinin Türk versiyonu. Doğal olarak Empire-tr’nin çoğu kısmı orijinalinden kopyalanmış ve çevrilmiş. İlk dikkat çeken, kapağı. Eylül sayısının kapağı aynen Empire-UK’nin ağustos sayısı kapağı. Empire-UK’nin eylül kapağını da muhtemelen ekim ve ya kasımda göreceğiz (Kapağın ortasında Iron Man, yanlarında Indy ve Batman var). İçeriğe baktığınızda formatın birebir olduğunu görüyoruz ki başka bir format beklemiyorduk zaten. Sayfa sayısına baktığımızda 186 sayfalık doyurucu İngiliz baskısına karşı114 sayfalık nispeten zayıf Türk baskısıyla karşılaşıyoruz.

Türk sinema dergileri içinde en fazla haber sayfasına sahip olan Empire-tr’nin açık ara Empire-UK’den zayıf olması dikkat çekiyor. İçimden Türk versiyonun da bir o kadar doyurucu olması gerektiği geçiyor. Doğal olarak çoğu haber birebir çevrilmiş.

Eleştiri bölümünde Türk baskısı daha iyi. Sebebi basit aslında. İngiltere’de daha çok film vizyon şansı bulduğundan, bunlara ayrılan yer azalmış ki sayfa sayısı daha çok. Keşke Türkiye’de de bu kadar filmi (ve bilhassa klasikleri, Raging Bull vizyona girmiş!) vizyonda görebilsek dedirtse de eleştirilerin hacmi tam yerinde. Sadece tek eleştiri (Knocked Up) çevrilmiş, kalanları Türk eleştirmenler tarafından yazılmış.

Dosya kısmında iki taraf da kıyaslama yapılmayacak kadar iyi. Türk baskısında çeviriler tabii ki var ama bunlar iyi adapte edilmiş. Sadece Jessica Biel röportajı gereksiz (kendisini de sevmem zaten, üstelik iki baskıda da var!). Bourne, Knocked Up yazıları ve Cusack röportajı çok iyi. Yine Türk yazarların hazırladığı dosyalar da iyi. Bilhassa duayen Agah Özgüç’ü okumak heyecan verici. Antonioni-Bergman yazısı da çok güzel. Ama Empire’ın en önemli bölümü kesinlikle ‘Perde Arkası’, bu ay Türk baskısında Roger Corman, İngiliz baskısında da Leni Riefenstahl vardı. İkisi de sinema tarihine damgasını vuran çok özel yönetmenler ve Empire bunu çok iyi yansıtmış. İngiliz baskısındaki diğer yazılar da çok hoştu, bazıları yakında çevrilir bence.

‘Ev Keyfi’ bölümünde İngiliz baskı önde. Belki Türk DVD piyasasının kısıtlığından dert yanabiliriz fakat yazılar da daha iyi. Şu gerçek var ki Empire, dergi olarak DVD ekstralarına hiç değer vermiyor ki DVD alınmasının önemli bir nedeni de ekstralardır. İngiliz baskısı, bu yönden bir gıdım daha iyi. Şöyle söyleyeyim: İngiliz baskısında DVD bölümü üçe ayrılmış; gündem, klasik ve TV olarak ki başarılı bir konsept. Ayrıca Empire-UK’de bulmaca var, çözmesi çok eğlenceli.

Bunlara karşılık İngiliz baskısında hediye yok. Türk baskısı da (diğer dergilerle rekabet edebilmek için, gayet de iyi oluyor) her ay 2 afiş ve 1 DVD veriyor.

Son olarak fiyata gelirsek, Türk baskısı 9 YTL yani £4-4,5 (bunda ana etken DVD) oysa ki İngiliz baskısı £3,7.

Buradaki amaç hangisi iyi hangisi kötü değil, sakın yanlış anlaşılmasın. Elime her 2 baskı da geçince bir değerlendirme yapmak istedim sadece. Bahaneyle dergiyi yorumlamış oldum. Neredeyse 8 yıldır düzenli sinema dergisi okuyan biri olarak gayet doğal hakkım herhalde.

Hiç yorum yok: