17 Eylül 2007 Pazartesi

Yaz Biterken

Bu sabah kalkınca soğuk, rüzgarlı bir havayla karşılaştım. Dalgalar kıyıya hunharca vuruyordu. Her zamanki renginden farklı olarak koyu laciverde bürünmüş olan deniz sanki kaşlarını çatmış, kıyıya tüm öfkesini boşaltıyordu. Zaten bizim evin panjurları da normal bir günden farklı olarak tamamen açılmamıştı. Çoğu kapalı bırakılmıştı. Anneannem üzerine yeleğini giymiş kahvaltıyı hazırlıyordu. Bir an, kahvaltıdan sonra okula gidecekmişim gibi hissettim. Sonra kendime güldüm. “Yavaş ol, oğlum, daha okula 9 gün var!”

Bu yaz nedense hiç sonbahar gelmeyecekmiş gibiydi. Havalar o kadar sıcak, yağışsız ve boğucuydu ki sanki hiç soğumayacakmış gibi geliyordu. Doğa her zamanki gibi yanıltmıştı beni. Herhalde hayatım boyunca tam olarak çözemeyeceğim tek varlık, doğa olacak. Bir de kadınlar var ama o ayrı konu. Hayatım boyunca doğanın ne getireceğini hiç kestiremedim. Ağustosta gittiğim Sicilya’ya yağmur bıraktı. Bu yıl da Almanya buz gibiydi, üstelik aynı vakitlerde Türkiye kavruluyordu. Böylesi de güzel ama. Doğanın gizemli olmasını seviyorum. Hiç umulmadık sürprizler hazırlarken bambaşka duyguların ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Yoksa sanatçıların hali nice olurdu. Çölün ortasında ayakta kalmış tek bir ağacın verdiği estetik duygusundan ilginci var mıdır?

Güz yavaş yavaş hayatımıza sokulmaya başladı böylece. Genelde güz, hüznün mevsimidir, boşuna hazan dememişler. Evet, belki o heyecanlı dolu, capcanlı, sıcak yaz sona eriyor. Ağaçlar yavaştan dökülmeye başlayıp patikaları sarı yaprak istilası altında bırakıyor. Pantolonların, T-shirtlerin boyları uzuyor. Ama yeni bir dönem de başlıyor. Buna tam ne denilebilir bilemiyorum ama kışlık dönemi adı verilebilir. Kışlık döneminde, artık yazlıklar bırakılır, esas ikametgah adresine herkes geri döner. Büyük şehirler yine dolmaya, trafik kalabalıklaşmaya başlar. Okullar açılır. Kış hazırlıkları başlar; odun/kömür depoları dolar; tarhanalar, salçalar, turşular hazırlanır; tiyatro sezonu başlar; dizilerin yeni bölümleri ekranda dönmeye başlar, dolayısıyla televizyona bir canlılık gelir; sinemalarda da canlılık artar, sezon filmleri birbiri ardına vizyona düşer; en önemlisi arkadaşlarla buluşulur, kafe/bar/okul köşelerinde yaz anıları ballandırarak anlatılır. Yani sonbahar her ne kadar bir şeylerin sonunu anlatsa da o da bir başlangıç aslında. Bana göre esas yılbaşı da sonbaharın ilk günüdür. Eski yıl acısıyla tatlısıyla tamamen geride kalır, o günden itibaren yepyeni bir yıla başlarsın, önceki günle en ufak alakası olmayan.

İşte yeni bir kışlık dönem başlıyor. Bir sürü bilinmeyen denklemiyle, yeni umutlarla, kalp kırıklıklarına gebe olarak. Doğaya saygımız sonsuz. Yeni yılınızda mutluluklar dilerim.

“Bir yaz daha bitiyor

Gökyüzü bulutlandı

Dalgalar yorgun ağır, kıyıda soluklanırlar gibi

Çadırlar söküldüler, pansiyonlar boşaldı

Ağırlaştı yürekler, ayrılıklar bir oyun gibi

Bir yaz daha

Umutlar umutsuzluklar gizlice

Biraz daha doyumsuz

Biraz daha aşklar ümitsizce"

Hiç yorum yok: