5 Ocak 2009 Pazartesi

Haftanın Ardından

Haftaya 3 gün beni meşgul eden kişisel bir olayla başladım. Çok kişisel olduğundan buraya yazamıyorum, üzgünüm. Tabii ki haftanın olayı yılbaşıydı. Tam istediğim üzere sakin ve yemek doluydu. Yalnız film izleyerek yeni yıla girme arzumu gerçekleştiremedim. Bunun yerine geriye sayım yapmadan girmek beni bir nebze olsun teselli etti.

Hafta, tam bir sinema haftasıydı. Bir yandan Oscarlıkları, bir yandan saf klasikleri izledim. Buraya orijinal adını yazmak uzun ve zorlu olacağından A Man Escaped diyeceğim ünlü Fransız filmini sonunda izleyebildim; Shawshank Redemption’a dedikleri kadar benzemiyordu (doğrusu SR ona benzemiyordu). Dört bayıldığım klasiği çeşitli nedenlerle tekrar izledim: Hannah and Her Sisters, Roman Holiday, All the President’s Men ve Eternal Sunshine of the Spotless Mind. ESotSM yine nefes kesiciydi, annemle babam filmden hiçbir şey anlamadı ve açıklamak zorunda kaldım. Donnie Darko’yu izleseler ne yapacaklarını çok merak ediyorum (güzel işkence olur! :D) ki Lynch’e girmiyorum bile (Lost Highway’i izleseler 1 hafta kendilerine gelemezler, şoktan!). Ayrıca Die Hard serisinin Lethal Weapon’dan daha iyi olduğunu kavradım bu hafta. Son olarak Scream’i izledim, çok başarılı bir filmdi; hem eğlenceliydi hem entelektüel!

Başbakan’ın aday açıklamaları sinir bozucuydu. All the President’s Men’deki gerçek demeçleri izlerken sayısız kere deja vu oldum. Artık Başbakan’ın nerden intihal yaptığını biliyorum, heyo! Gazze’deki olaylar, ‘bir millet nasıl satılır?’ ve ‘bir halk nasıl bok yoluna gider?’ konularının uygulamalı gösterisidir. Hiç üzüntü duymuyorum.

ESotSM’ı seyrederken Beck’in ‘Everybody’s Gotta Learn Sometimes’ şarkısına aşık oldum, uzun süre dinlerim artık. Sözleri çok güzel!

Pazar günü ilkokul arkadaşlarımla 12,5 yıl sonra ilk defa buluştum. Çok güzeldi. 5 yılını (bazılarıyla anaokul dahil 6 yıl) birlikte geçirdiğin insanlara yabancı gözlerle bakmak çok garipmiş. Sonra yavaştan alışıyor insan. İlkokul yıllarımı kafamdan tamamen silmişim. Çok az şey hatırladığımı öğrendim. Ama eski anıları anmak çok güzeldi. Her şeyden güzeli, ilkokulun çok saf olduğunu hatırlamaktı. Her şey çok temiz ve safmış! Hiçbir çıkar gözetmeden 5 yıl geçmiş; bu günden bakınca çok garip geliyor. Bu arada Oya Hoca’nın bilmediğim şeytanlıklarını dinledim, eve dönünce de anneme beni şikayet ettiğini öğrendim. Kadın gerçek bir salaktı ya! Ondan değil öğretmen, çöpçü bile olmaz! 2 yılıma acıdım.

Hiç yorum yok: