7 Ocak 2009 Çarşamba

Oscarlıklar 2009

Her ocak ayında olduğu gibi ödül sezonuna girdik. Önümüzdeki günlerde Altın Küre kazananları açıklanacak, hemen ardından Bafta ve Oscar adayları ilan edilecek. Muhtemel adaylar da DVD-screen (filmlerin ödül komitelerine gönderilen DVDlerinin kopyaları) olarak internete düşmeye başladı. 2-3 aday hariç çoğunu izlemeyi başardım. Hala izlemediğim, 1-2 adaylık filmler de var listemde, Che gibi.

Hepsini sırayla izleyince teker teker yazı yazmak zor geliyor. O yüzden tek vuruşta yazmak istedim. Aslında hepsine ayrı birer makale gerek, hepsi de kaliteli filmler sonuçta.

Slumdog Millionaire beni şaşırtan bir filmdi. Aslında genelden bakınca tipik bir başarı hikayesi lakin bunu Hindistan’a ve oldukça farklı bir şekilde uyarlayınca değişik ve güzel olmuş. Jamal’in Hindistan’daki ‘Kim 500 Milyar İster’ yarışmasına katılmasıyla başlıyor hikaye. İlkokulu yarım bırakmış bir gencin tüm soruları doğru bilmesi kafa karıştırıyor ve polis tarafından sorguya alınıyor. Böylece Jamal, her soruyu nasıl bildiğini komisere anlatırken hayat hikayesini de baştan sona geçmiş oluyor.

Bu farklı anlatış biçimi ve Hindistan’ın gerçekleri bizi etkileyen ana unsur. Filmin çoğunu iki sokak çocuğunun gözünden izlediğimizden Hindistan’ı tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Bir de Danny Boyle’un hızlı kurgusuyla tadından yenmiyor. Güzel Hindistan görüntüleri, buruk bir aşk hikayesi ve Hint müziğiyle de cabası. Sonunda aynı Bollywood filmlerindeki gibi (onlarda ortada gerçi) şarkılı/danslı sahne de bulunuyor. Benim Oscar favorimdir.

Oyuncular: Dev Patel, Freida Pinto, Ayush Mahesh Khedekar, Azhauddin Mohammed İsmail, Rubiana Ali, Tanay Chheda, Ashutosh Lobo Gajiwala, Tanvi Ganesh Lonkar, Madhur Mittal, Anil Kapoor, İrfan Khan – Görüntü Yönetmeni: Anthony Dod Mantle – Müzik: A. R. Rahman – Senaryo: Simon Beaufoy (Vika Swarup’un ‘Q&A’ adlı romanından) – Yönetmen: Danny Boyle, Loveleen Tandan - ****1/2

David Fincher’ın yeni filmi ise öyküsüyle avantaj sağlıyor. Geriyle doğru büyüyen bir adamın hikayesi The Curious Case of Benjamin Button. Benjamin Button doğduğunda 80 yaşındaki birine benzemektedir. Nitekim bedeni büyüdükçe kulağının duymadığı, ayaklarının tutmadığı anlaşılır. Babası tarafından, annesi doğumda öldüğünden, lanetli görülen Benjamin; ilk günden yaşlılar evinin hizmetçisi tarafından yetiştirilir. Hep öleceği düşünülen Benjamin, giderek gençleşmeye başlar. Arkadaşları (yaşlılar) öldükçe o daha iyi duruma geliyordur. Bu farklılığı ona garip maceralar ve duygular yaşatmaya devam eder.

Brad Pitt’in Benjamin Button’ı canlandırdığı film; akıcı senaryosu, efektleri (bebeğin yaşlı yüzü çok iyi), makyajı, sanat yönetimi, görüntü yönetimi ve kostümleriyle en fazla dalda Oscar’a aday olabilir. Çünkü bu saydıklarım gerçekten çok iyi, neredeyse mükemmel seviyesinde. Pitt ve Blanchett’in performansları da yerinde üstelik. Valla daha nolsun? Keyifli bir Fincher filmi daha.

Oyuncular: Brad Pitt, Cate Blanchett, Julia Ormond, Taraji P. Henson, Mahershalalhashbaz Ali, Jason Flemyng, Elias Koteas, Peter Donald Badalamenti II, Tilda Swinton, Jared Harris – Görüntü Yönetmeni: Cladio Miranda – Müzik: Alexandre Desplat – Senaryo: Eric Roth, Robin Swicord (F. Scott Fitzgerald’ın kısa hikayesinden) – Yönetmen: David Fincher - ****

Oscar’a aday olmayacak ama olmak isteyen bir filmi de listeye ekleyelim: Seven Pounds. Will Smith arada sırada ciddi takılmak istiyor ve buna İtalya’dan getirttiği Gabriele Muccino’yu alet ediyor. Bir önceki ortaklıkları Pursuit of Happyness gibi koyu bir dram çekmişler. Ağlamaklı, didaktik filan. Seyrederken sıkmadığı kesin lakin yılın iyileri arasına girmekten çok uzak. Keşke Muccino ile Smith konuyu ağdalaştırmaktan çok akıcılığa önem verseler!

Oyuncular: Will Smith, Rosario Dawson, Woody Harrelson, Michael Ealy, Barry Pepper, Elpidia Carrillo – Görüntü Yönetmeni: Philippe Le Sourd – Müzik: Angelo Milli – Senaryo: Grant Nieporte – Yönetmen: Gabriele Muccino - ***1/2

1,5 yıl önce İstanbul Film Festivali’nde huzurlu, sakin, ferahlatıcı bir film izlemiştim, Old Joy diye. İşte onun yönetmeni Kelly Reichardt’ın son filmi Wendy and Lucy de olası adaylar arasında. Aslında bu kadar küçük çaplı bir filmin büyük bütçeli rakiplerinin arasına girmek istemesi bile şaşırtıcı. Neyse ki onun öyle bir niyeti yok, en fazla 2 adaylık kapabilir ‘En İyi Kadın’ ve ‘En İyi Müzik’ dalında. Ama çok dalda aday olamaması veya hiç ödül alamaması onun gücünden pek bir şey eksiltmiyor. Wendy ile köpeği Lucy’nin hikayesi bu. Oldukça sade, doğal ve gerçekçi! Bir filmi iyi yapmak için yeterli değil mi, bu 3 unsur?

Oyuncular: Michelle Williams, Lucy, Wally Dalton, Will Patton, Will Oldham, John Robinson, Larry Fessenden – Görüntü Yönetmeni: Sam Levy – Senaryo: Jonathan Raymond, Kelly Reichardt – Yönetmen: Kelly Reichardt - ****

Bir de animasyon gerek bu listeye! Bolt, belki listenin diğer filmleriyle boy ölçüşemez lakin hoş vakit geçirmek için birebir. Hiç kafana takmadan izliyorsun. Çok hata da yok. Wall-E ile kıyaslanamaz lakin aday olur. Şarkısı da hoşumsu (Hannah Montana söylüyor! Çıldırın çocuklar!).

Seslendirenler: John Travolta, Miley Cyrus, Susie Esman, Mark Walton, Malcolm McDowell, James Lipton, Greg Germann, Ronn Moss – Müzik: John Powell – Senaryo: Dan Fogelman, Chris Williams – Yönetmen: Byron Howard, Chris Williams - ***

Açıkçası The Wrestler’ın çok daha iyi olmasını umuyordum. Aronofsky’den çok umutluyum çünkü. İlk defa son derece açık ve yalın bir film çekmiş Aronofsky fakat iki unsurda tosluyor: 1) Yine sıkıcı! 2) Yeni bir şey anlatmıyor. Bir güreşçinin (fiziksel ve ruhsal olarak) çöküşünü gerçekten güzel anlatmış. Performanslar güzel, Aronofsky güzel lakin hedefi yine ıskalıyor.

Oyuncular: Mickey Rourke, Marisa Tomei, Evan Rachel Wood, Mark Margolis, Todd Barry, Wass Stevens – Görüntü Yönetmeni: Maryse Alberti – Müzik: Chris Mansell – Senaryo: Robert D. Siegel – Yönetmen: Darren Aronofsky - ***1/2

Hiç yorum yok: