15 Mayıs 2007 Salı

Aşkın Doğuşu

8 yaşlarında filandım galiba, babama ilk ciddi sorumu sormuştum: “İlk insan ne zaman ortaya çıktı?” Babam, beni araştırmaya yönlendirerek iki ana hipotezden bahsetmişti. Sonra da uzun bir araştırma süreci başladı. 14 yaşıma geldiğimde hala şüpheler vardı kafamda. Bir gün elime 130 yıllık bir kitap geçti. Kitap, insanın, rivayete göre, ilk ortaya çıktığı kıta olan Mu kıtası hakkında bilgi veriyordu. Kitaba göre ilk insan, 4 kollu 4 bacaklı bir varlıktı. Sonra, Allah bu varlığın üreyebilmesi için ikiye bölmüş ve ortaya kadın ve erkek çıkmıştı. Yani, genel kanının tersine kitaba göre ilk önce Adem yaratılmamıştı, Adem ve Havva aynı anda yaratılmıştı. Bunun doğruluğu tartışılır, zaten benim değinmek istediğim nokta farklı.

Kitap, konuyu örneklendirirken eski bir Yunan mitini anlatıyordu. Tabii ki mitler gerçek değildir ama her mitin de mutlaka bir gerçeklik payı olduğunun unutulmaması gerek. Nitekim, Truva 1850’lere kadar sadece bir mitti ama şimdi ise gerçek bir tarihi kent. Neyse biz mitimize geri dönelim. Efendim, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Yunan yarımadasının bir yerlerinde...

İnsanlar 4 kollu, 4 bacaklı ve eşeysizmiş. Gün boyu gülüp, eğlenip, yuvarlanarak yolculuk ederlermiş. İşler öyle bir boyuta gelmiş ki insanlar Olimpos Dağı’na çıkıp tanrıları rahatsız etmeye başlamış. Bu rahatsızlığa dayanamayan tanrılar bir konsey düzenlemiş. Her tanrıdan ayrı bir ses çıkıyormuş. Çoğu fikir insanları nasıl yok edecekleri üzerineymiş. En sonunda bir tanrı söz almış: “Ey tanrılar, neden bu kadar öfkelisiniz? İnsanlar zavallı varlıklar. Bence, onları ortadan ikiye bölelim. Hem böylece yuvarlanamayacaklarından bizi rahatsız edemezler, hem de

Hiç yorum yok: