31 Mayıs 2007 Perşembe

The Fountain ve Aronofsky

Bu filmi izlediğim günün sabahında bir arkadaşımla Darren Aronofsky hakkında konuşuyorduk. Arkadaşım önceki gün Requiem For a Dream’i izlemiş, ne kadar sıkıcı olduğunu anlatıyordu. Anlayışla karşılasam da filmin bir başyapıt olduğunu değiştirmez bu sonuç. Evet, çok depresif ve yer yer sıkıcı ama kesinlikle çok iyi bir film. Buna rağmen filmin sıkıcılığını Aronofsky’nin kişiselliğine bağlayabiliriz. Requiem’den sonra Pi’yi çok merak etmiştim. Ama benim için tam bir hayal kırıklığıydı, o kadar kişiseldi ki içine giremiyordun. The Fountain ikisinin tam ortasında, güzel tarafları da var ama Aronofsky kafasında filmi o kadar güzel çözmüş ki bize anlatmasına gerek kalmamış.

Film, üç ayrı zamanda (geçmiş, günümüz ve gelecek) 2 sevgilinin hüzün dolu hikayesini anlatıyor. Budizm tarzı ruhsal dinlerden oldukça beslenen senaryo, fena halde sürrealist. Ama bu sefer Aronofski biraz seyirciye neyi anlatmak istediğinin hakkında ipucu veriyor ama yetmiyor. Çünkü film zaten 3 ayrı zaman/mekana yayılmış, üçünün de ayrı derdi var ve üçünün de ana karakterleri aynı; bunları hazmetmek filmin zamanına oranla çok zor. Mesela filmin sanat çalışması ve görüntü yönetimi mükemmelle boy ölçüşüyor, keza filmin alt metinleri çok doyurucu. Oyunculuklar, bilhassa Hugh Jackman harikalar. Ama film sizi içine sokmadıkça hepsi boş kalıyor.

Hitchkock bir keresinde “Ben filmi kafamda çeker bitiririm, kalanı çok sıkıcıdır, seyirciye filmi göstermek.” demiş. Ama her zaman da kafasındakini perdeye tamamen aktarabilmiştir. Aronofsky de bir aktarabilse ne başyapıtlar çıkaracak.

Oyuncular: Hugh Jackman, Rachel Weisz, Ellen Burstyn, Mark Margolis, Stephen McHattie, Ethan Suplee – Görüntü Yönetmeni: Matthew Libatique – Müzik: Clint Mansell – Senaryo: Darren Aronofsky (Darren Aronofsky ve Ari Handel’in hikayesinden) – Yönetmen: Darren Aronofsky

*** G.T.: 11 Mayıs Y.T.: 31 Mayıs

Hiç yorum yok: