22 Mayıs 2007 Salı

Ülkesini Satanlar Yanıbaşımızda

Bu sabah, üç arkadaş okula gidiyoruz. Barbaros’tan indik, CHP tüm meydanı flamalarla donatmış. Dedim ki “Seçim zamanı en nefret ettiğim şey de bunlar. Acaba kaç kişi bu bayraklara kanıp oy veriyordur ki?”. Arkadaşım öbür arkadaşıma dedi ki “X, doğruyu söyle bir parti gelip sana 100 YTL verse, oyunu o partiye vermez misin?”. Nasıl yani, diye başımı çevirdim. Arkadaşım “Az” dedi. Konuyu açan arkadaş da “Valla ben veririm. 500 YTL’ye fit olursun ama?” Ben şok içinde cevabı dinlerken “Evet” dedi. Sonra bana döndüler, “Peki sen?” dediler. “Hayatta öyle şey yapmam. Şu an AKP gelse 10 milyar dese, bir an düşünmeden hayır derim.” dedim. Bazı şeylerin para olmadığını anlattım. Onların savunması da attıkların oyun hiçbir şey ifade etmemesi, zaten boşa giden oyla hiç olmazsa para alacaklarıydı. Yani arkadaşlarım, sandıkta oy kullanmanın ne manaya geldiğini bile bilmiyorlardı. Onlardan çıkan 1 oyun neler ifade ettiğini bilmiyordu. Sadece onlar değil, Türkiye’nin çoğu da bilmiyor zaten. Bilse 2002 yılında %45 oy boşa gitmezdi. O oyların sahipleri de zaten boşa attıklarını düşünüyordu ve ne olduğunu sadece onlar değil, tüm Türkiye anladı.

Sizce ülkeyi satmanın kavramı nedir? Bir ajanla işbirliği kurup ülke sırlarını satmak mı sadece? Kendi keyfi uğruna ülkesinin kaderiyle oynayanlar aynı kefede değil mi? Kısa vadeli planlar kurup uzun vadede ülkeyi batırmak değil mi? Arkadaşım eline geçen o 100 YTL ile ne yapacak? Gezer, tozar, sevdiği bir kıyafeti alır ve para biter. Oysa aynı oyun vebali tam 5 yıllıktır. Aynı arkadaşım, bundan 3 yıl sonra uğradığı bir haksızlıkta hükümete kızmayacak mı, yoksa “Bunlar bana 100 YTL vermişlerdi” deyip oturacak mı?

Hükümetin çıkardığı yasalar ortada. Yakalanan hırsız, ertesi gün çıkıp yine aynı evi soyuyor. Konu buraya geldiğinde hep bir hikaye anlatırım arkadaşlara, gerçek bir öyküdür ve yaşanalı 1 yıl olmamıştır:

Ankara’da bir eve hırsız girmiş. Evin hanımı da evdeymiş ve hırsızı görünce engellemeye çalışmış. Hırsız kadını bıçaklayıp kaçmış. Kadının bel altı tamamen felç olmuş. Kocası ve akrabaları polise başvurmuşlar. Şansa bakın, hırsız yakalanmış (Buna bile şans diyoruz artık!). Hırsız mahkemeye çıkmış, 3 ayla yırtmış. Olaya sinirlenen kadının yakınları, demokratik haklarını kullanıp adliyenin önünde eylem yapmışlar ve savcı, bu grubu çete oluşturmak suçundan hapse atmış!!!

100 YTL’ye fit olan değerli arkadaşım, evlendikten 10 gün sonra aynı olay senin başına gelse ve karın ömür boyu yatalak kalsa, sen ne yaparsın? Ben 100 YTL aldım, vicdanım rahat deyip oturabilecek misin? Bu, inanın çok ama çok küçük bir örnek. Şu anda biz rejim savaşı da veriyoruz. Ülkenin kalan 3-5 karış toprağı da satılmak üzere. Sen ülkenin topraklarını 100 YTL’ye mi satacaksın?

Boşuna tarihten ders alın demiyorlar. Biraz Osmanlı Tarihi okuyun ülke nerelerden geçmiş görün. Kısa vadeli düşünen Osmanlı vezirlerinin yüzünden, ülkenin ne biçim bir bataklığa düştüğünü görün.

En önemlisi demokratik hakkınızı kullanın. Kendi iradenizle, kendi hür vicdanınızla sandık başına gidip oyunuzu kullanın. Çok geç olmadan!

Hiç yorum yok: