17 Mayıs 2007 Perşembe

Tipik İTÜ Erkeği Profili

Şimdi kızları yazdık, hak geçmesin bari erkekleri de yazalım. Sonra adımız tek taraflıya çıkmasın. Şaka bir yana, kız prototipi yaparken fark ettim, erkek prototipi de var İTÜ’de. Bilhassa Maslak’ta gayet belli oluyor. Gümüşsuyu’nda okuduğumdan olabilir, Maslak’a gelince herkes bana aynı geliyor. Yüzleri somurtuk, sadece önüne bakan tiplerle karşılaşıyorum. Bunların arasında kızlar da mevcut, herkes pek bir asosyal. Birazdan değineceğim, bunda ana sorumlu İTÜ’dür ama yapmayın arkadaşlar, dünyaya kaç kere geliyorsunuz, kaç kere 20 yaşında olabileceksiniz?

İTÜ’ye gelen kesim belli. ÖSS’de belli bir düzeyi tutturanlar geliyor bu okula. Bunlar da gayet zeki, çalışkan insanlar. Ülkenin bir nevi kaymak tabakası. Daha kayıt bile olmadan önünüze Profiency Sınavı’nı dayıyorlar. Hazırlık evresini geçelim, okuyan var, okumayan var. Okula başladınız, ilk haftadan ödevler başlıyor, 5. haftadan sonra da bir daha bitmemecesine vize dönemine giriyorsunuz. Öyle günler oluyor ki aynı gün ödev veriyorsunuz, quiz oluyorsunuz, üstüne vize yapıyorlar. Baş kaşıyacak saniye olmayan haftalar geçip gidiyor. İTÜ’nün amacı belli, kaliteli mühendis yetiştirmek. Yalnız, kaçırdığı bir nokta var, ot gibi adam yetiştirmekle bu çağda ayakta durulmaz. 50–60 yıl önce durum öyleydi, İTÜ mezununu direkt havada kapıyorlardı. Şimdi devir değişti, Mercedes stajyer almak için bile 3 aşamadan geçiriyor milleti. Çoğu işyeri artık ortalamanızın yanında sosyal yaşamınızı da öğrenmek istiyor. Neden acaba? Artık devir hız ve teknoloji devri. Teknolojiye hızlı adapte olacaksın, hızlı düşünüp doğru kararı vereceksin. Genel kültürün geniş olacak ki gerektiği yerde devreye sokacaksın. Neyi nerede, ne zaman kullanacağını bileceksin. İnsanlar boşuna mülakata girmiyor. Sosyal olacaksın. Hayatı iş-ev arasında yaşarsan bir yerden sonra tekdüze kalırsın, kendini yetiştiremezsin, yetiştiremezsen de rekabet edemezsin, olduğun yerde ömür boyu öylece kalırsın. Artık işverenler komplike elemanlar alıyor, bilgin yeterli olabilir, ama kendini sunamadıktan sonra bilginin zerre kadar değeri olmaz. Ama ne yazık ki İTÜ’de tek boyutlu adam yetişiyor, daha doğrusu öyle mecbur bırakılıyor.

Mesela geçen hafta değerli üniversitemizde konserler, açık hava gösterimleri ve çeşitli etkinlikler vardı. Ama ben gidemedim çünkü vermem gereken bir sürü ödev vardı. Zaten o etkinliklere de 1. ve 2. sınıflar katılabiliyor. Çünkü 3 ve 4’ler o kadar yoğun ki dışarıya adım atacak güçleri olmuyor. Ya ertesine güne bir vizesi, ödevi ve ya projesi oluyor ya da okulda o kadar yoruluyor ki yorgunluktan sızıp kalıyor. Bu hayat mıdır, ey millet? Bir daha ne zaman 20 yaşına gelebileceksin ki? Siz edindiğiniz 3 puan fazla notla süper yerlere mi gelebileceğinizi zannediyorsunuz? Hayat sizin not ortalamanıza bakmaz, dayanıklı mısın değil misin ona bakar. Zayıfsan yemediğin tokat kalmaz, geçersin elbet feleğin çarkından.

Şubat ayında hasbelkader Elektronik’in önünde el ilanı dağıtmam gerekti Aman Allah’ım, bu kadar somurtkan bir insan topluluğu görmemiştim. Dersten çıkanların yüzleri beş karış, gülümseme yok, bodoslama yürüyorlar. Valla Gümüşsuyu’nda okuduğuma şükrettim. Biz dersten çıkınca, ders bitti diye seviniriz, gülerek kantine ve ya yemekhaneye gideriz. Ders sıkıcı olabilir, hocan berbat olabilir ama bu hayattan zevk almanın önüne geçemez ki. Nereye kadar gider böyle, kendi kendine sormayacak mısın?

Sözde erkek profili çıkaracaktık, söz nereye geldi bakın. Ama tipik İTÜ erkeği işte böyle asosyal, ders-yurt arasında vakit geçiren bir tiptir. Ben 1 ay boyunca kampüsten dışarı adımını atmayan insan biliyorum ya. Böyle bir tip mezun çıkınca apışıp kalıyor çünkü hayat yurt ve okuldan ibaret değil, yaşayan sosyal bir organizma. Tabii gelelim işin en can alıcı kısmına, bu tip son derece abazan oluyor. Kızlara yiyecek gibi bakıyorlar, hiç görmemiş dağ kekoları misali. Sonra da ne olacak bu İTÜ erkeğinin hali? Benim ‘tipik İTÜ kızı’ dediğim profilin bir sebebi de bu abazan takımı. Geçen yıl merkez kütüphanede olanları herkes az çok biliyordur (Biri, kıza penisini teşhir etmiş rafların arasında, kız da bağırarak kaçmış). Bunu yapan kişi bir insan mıdır yoksa hayvan mı?

Biraz medeniyet lütfen. Çıkın, dolaşın. Dünyanın belki de en güzel şehrin de yaşıyorsunuz. Boğaz 10 dakika uzaklıkta. İnin İstinye’ye, Yeniköy’e. Haftasonu Çengelköy’de Fiko’nun kahvesinde o güzelim manzaraya bakarak çayınızı için. Neredeyse yılın her ayı bir festival, bir konser var. Gidin, eğlenin. Bir İspanyol filmi izleyin mesela, değişiklik olsun. İçiyorsanız Nevizade’de iki tek atın, kendinize gelin. Bu şehirde imkan bol. İstanbul’un tadına varın biraz. Hayat ders değildir. Feridun Abi’nin dediği gibi kendinizden kendinizi çıkarınca sıfır kalmıyor bu hayatta.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Ah Artun ah. Tipik İTÜ Erkeği Profili'ni belkide en yakından gören insanlardan biri benim. İTÜ'nün en muhteşem :) yurdunda kalıyorum... Vadi Yurdu... 1500 erkeğin bir arada yaşadığı kışlada dahi bulamayacağınız ilginç insanların yaşadığı bir garip yurt. Burada gerçekten yazında anlattığından çok daha ileri derecede, hayattan nasibini almamış insanlar var. Bununla birlikte benim en çok içimi acıtan konu ise kurunun yanında yaşın da yanması. İnsanlarla ilk tanışırken "Vadi Yurdu'nda kalıyorum" dediğimde insanların gözlerindeki o ifadeyle burun buruna gelmek beni çok üzüyor... Umarım zamanla hem İTÜ bu öğrenci yetiştirme politikasından vazgeçer hem de İTÜ'ye adımını atabilmiş, her biri başarılı olan bu ERKEK öğrenciler biraz da insan olduklarının farkına varırlar. Yoksa o "tipik itü kızı profili"nden zaten hiçbir zaman kurtulamayız